Emri Hak Vaki Olunca….

  • 27 Mayıs 2018
  • Emri Hak Vaki Olunca…. için yorumlar kapalı
  • 2.500 kez görüntülendi.
Emri Hak Vaki Olunca….

Emri Hak Vaki Olunca….

Emri Hak vaki olunca insanı en çok üzen şey yokluğunun dünya için hiçbir şey ifade etmeyecek olması sanırım… En azından beni üzeceği kesin.. Yani tüm dünya şoka uğrasa, pek çok kişi çok üzülse, dağlar falan da devrilse hayat yine aynı şekilde devam edecek işte… Ölmek; herkes mışıl mışıl uyurken sabahın en güzel ve de en ayaz vaktinde evden çıkıp gitmek gibi.

Uyuyanları kıskanırsın. O saatte kalktığın için söylenirsin. Belki biri ardından kalkıp kapıyı kilitleyip yeniden sıcak yatağına döner. Gitmek zor. Bir o kadar da kolay. Bir fiil sonuçta. Üstelik bedenin istem dışı gerçekleşen bir fiil sadece. Düşününce ne garip sen ölüp gidiyorsun ve sonra hiçbir şey yapmıyorsun ve herkes senin için bir şey yapıyor. Kralsın bir bakıma yani Mesela ben bir gün ölsem diyorum ne değişir şu koca dünyada.. Pek çok kişi bu duyguyu yaşamıştır eminim ki… Ben ölsem ne olur.. Hiçbir şeycikler olmaz… Sevdiklerim çok ama çok üzülecek tabii. Ama sonra gün be gün hafifleyecek acı ve keder.. Birer birer silinecek tatlı hatıralar. Hayat aynı rutinle devam edecek. Seni en çok seven kişi bile yemek yiyecek, gülümseyecek mesela..Belki hiç unutulmayacaksın ama her gün de anılmayacaksın yani (gerçi ben anılırım.. ahah bende o potansiyel var) Ne demiş Nazım; ’En fazla bir yıl sürer yirminci asırda ölüm acısı’ ki biz artı yirmi birinci yüzyılı da görmüş bulunuyoruz
Ben gidince çok şey aynı kalacak..Mesela her gün bindiğim vapur kalkacak aynı saate.. En sevdiğim dizi vakti geldiğinde yayına girecek, dünya dönecek, ay –güneş batacak ve yine doğacak, bin türlü icat çıkacak.. Mesela belki insanlar ışınlanacak. (umarım bu ben gittikten bir hayli sonra olur. Ben giderim akabinde ışınlanma icat olur falan o zaman çok kafayı yerim işte) Peki insan tümden ölür mü hiç? Yani ruhta ölür mü? Ölmek.. Yok olmak… Yok olamaz… YOK OLMAK OLAMAZ yani.. Hiçbir zaman inanmadım buna. Belki bu durum içindeki cennete bir yolculuktur.


Herkesin kendi cenneti ve kendi cehennemi olmalı diye düşündüm hep.. Mesela benim için cennet çok sıcak bir günde bahçenin serin kısmında oturup çay içmek olabilir. Kiminin cenneti ; aklın almayacağı büyüklükte ve içinde her şeyin olduğu bir alış-veriş merkezidir belki, kimisi için hiç bitmeyen bir derby maçın oynandığı bir stadyum, kimisi için bir rock konseri, kimisi için salonun en güzel köşesi, kimisi için tam teçhizatlı bir mutfak. Belki cennet kocaman bir kütüphanedir ya da dev bir sinema salonu. Ama bence cennet herkesin dilediğini özgürce yapabildiği, zamandan ve mekandan soyutlanmış bir yerdir gibi geliyor. Ve buradan götürdüklerimizle inşa ediliyor o yer. Gördüklerimiz, yaptıklarımız, söylediklerimiz bazen de yapmayıp söylemediklerimiz.. Her biri , bir tuğla, bir taş, bir çimen tanesi olarak büyütüyor o cennetti ama asıl önemli olan dünyada yaşarken içimizdeki cenneti bulmak aslında…

Not: Bunu okuyup yanlış anlamayın lütfen. Öyle öleceğim falan tutmadı. Ya da öyle bir his gelmedi yalnızca bazen aklımdan geçen düşünceler biraz yoğunlaştı hepsi bu..

Alıntı ESRA

Yandex.Metrica